Pek çok erkek için bir bakireyle birlikte olmak son derece tahrik edicidir. Ortalama bir birey televizyon karşısında dört saatten fazla zaman geçirir… Soyut sanat eserleri uçuk fiyatlara alici bulabilir, insanlar korkunç bir trafik kazası sahnesini dakikalarca izleyebilir ve onları ağlatacak filmleri izlemeye sinemaya giderler.Haz, mantıkla açıklanabilecek bir olgu değildir. Arzularımız, çekici bulduğumuz şeyler, damak zevkimiz bizi güzel bir yüz, yiyeceklerdeki şeker ve yağ ya da bir tablonun güzelliğindeki ahengin çok daha ötesine götürür. Hazzın Bilimi’nde Yale Üniversitesi psikologlarından Paul Bloom, arzuladığımız şeyi neden arzuladığımızla ilgili kapsamlı çalışmalara dikkat çekiyor. Hazzın basit bir duyusal tepki olduğuna dair süregelen açıklamaların aksini kanıtlayan Bloom, hazzın herhangi bir şeyin özüne ya da doğasına ait inançlarımıza dayandığını gösteriyor. Bu nedenle bir Rolex’in taklidini değil gerçeğini takmak istiyoruz, sahte bir Picasso tablosunu tercih etmiyoruz, ikiz kardeşlerden birine aşık olduğumuzda ona tıpa tıp benzeyen diğer kardeşle birlikte olmuyoruz. Sürükleyici ve esprili bir anlatıma sahip olan Bloom, asil ve aşağılık, seviyeli ve seviyesiz hazları irdeleyebilmek için çocuk gelişimi, felsefe, nörobilim ve davranışsal ekonomiye başvuruyor. Bunu yaparken de bugüne kadar yalnızca bir bölümü anlaşılabilmiş olan evrimsel insan psikolojisi alanına emsalsiz bir bakış açısı geliştiriyor.Psikolog Paul Bloom, haz, arzu ve değere çarpıcı, kışkırtıcı ve yepyeni bir anlayış getiriyor.